30 Ocak 2012 Pazartesi

ADAMSKİ NİN HİKAYESİ


 
ADAMSKİ NİN HİKAYESİ
Adamski: ..Yuvarlak pencerede gördüklerim beni 
hayran bıraktı.Altımızda muazzam bir büyüklükte kara
 bir gölge hareketsiz uzanıyordu.Yakınına geldiğimizde 
bunun azametli gövdesi görüş alanımızı aşıyordu.Şimdi 
sadece onun dışarı ve aşağıya doğru yuvarlak dış yanını 
görebiliyordum.Ona yavaş yavaş yaklaştık ve hemen bu 
koca gemi’nin tam üstüne geldik.Uzaylıların söylediğine 
göre Gemi’nin çapı 51 m., boyu da 600 m.’den fazla idi.
Puro şeklindeki bu azametli Gemi’nin orada stratosferde 
hareketsiz duruşunun manzarası hatıralarımdan asla silinmeyecektir.
 Bizim küçük aracımız bir uçak gemisinin güvertesine inen uçaklar
 gibi Ana Gemi’nin üzerine doğru süzüldü.Bu sırada karşımızda balina 
ağzı gibi üstü yuvarlak büyük bir kapağın açık olarak durduğunu 
gördüm.Bu gemilerin fotoğraflarında küt burunlarının aşağıya 
doğru eğimli olduğunu göreceksiniz.Kapak, Gemi’nin silindirik 
gövdesinin uç kısmına doğru hissolunur derecede yassılaştığı 
yere yakındı.
İçinde bulunduğumuz uçan daire, Ana gemi’nin yüzeyine 
dokunur dokunmaz, ileriye, kapağın içine doğru hareket 
etti ve aşağıya doğru meyillenen bir yoldan bu kudretli 
-devasa Gemi’nin içine doğru kaymaya başladı.İşte o 
sırada ilk defa midemde bir düşme hissinin tesirini duydum.
Bundan şöyle bir sonuca vardım ki, uçan daire içinde pek
 hissedemediğimiz bir yer çekimi, bu devasa boyutlardak 
Gemi'de kendisini gösteriyordu.Pek dik olamayan bir açıyla 
ve uçan dairenin dış kaplamasının (Flanş) iki yanında 
uzanan iki ray arasından, flanş'ın friksiyon ve manyetik
 kuvvetinin kontrolü altında yumuşak bir şekilde aşağıya
 doğru kayıp gidiyorduk.Sadece bir kere yerime geçerken 
şöyle bir duraklaması sırasında dengemi kaybeder gibi olsam
 da uzaylı Orthon'un yardımı ile tekrar düzeldim.Sonra, Ana
 Gemi'nin tahminime göre altı ile üstü arasında ortalama bir
 yerine varıncaya kadar bu yumuşak ve yavaş kayma devam 
etti.Buraya gelince araç durdu ve kapı yana kayarak hemen 
açıldı.Açılan kapıdan, 4,5 x 1,80 metre boyutundaki bir 
platformun üzerinde ayakta duran bir adam göründü.Elinde, 
ucunda madeni mengeneye benzer bir başlığı olan bir kablo
 tutmakta idi. Boyu 1,70 kadardı.Üzerinde Orthon'un üzerinde 
gördüğüm açık kahve renkli aynı biçim ve renklerde bir uçuş
 elbisesi vardı. 12 basamakla Gemi'nin güvertelerinden birisine 
inilmekte idi.
Merdivenlerden inerken, aracımızın geldiğimiz istikamet ile aşağı
 doğru giden rayların kesiştiği bir makas başında durmuş olduğunu
 farkettim. Bir çift ray bükülerek aşağı doğru Ana Gemi'nin iç
 kısımlarına uzayıp gidiyordu.Aradaki karanlık bir kısım bu alt
 kısmı gözden saklıyordu. Diğer bir çift ray ise geriye doğru
 düz bir hat halinde uzadıktan sonra geldiğimiz istikamet ile
 bir makasta kesişerek içinde aynı tipten bir çok uçan
 daireler'in bulunduğu büyük bir depo yahut hangara gidiyordu.
<< O sırada uzaylı Firkon Adamski'nin yanına gelerek; '' orası
 planetler arası seyahatler esnasında uçan daireler'in depolandığı 
hangardır,'' diye izahat verdi ve devam etti, 'diğer bir planete
 giderken uçan dairemiz platformda ancak bizim inmemiz için
 gerekli olan zaman kadar kalır, sonra makası geçerek hangarda 
yerine çekilir.Fakat biz tekrar Dünya'ya döneceğimizden araç
 platformda yeniden şarj edilmektedir.'Bu gemiler Ana Gemi'lerde
 şarj edilmek suretiyle ve kısa mesafeler içinde kullanılan küçük 
gemilerdir.Gerekli olan güçleri kendileri üretmezler.Ana Gemi 
tarafından şarj edilmeleri lazımdır. Daha ziyade temasta bulunulan
 ve gözlemlenen yer arasında devamlı geliş gidişlerde kullanılırlar.'' dedi.>>


Firkon uzay gemileri hakkında Adamski'ye şöyle bir bilgi veriyor:
 << Gemi sizin de tanıdığınız ve elektromanyetik dediğiniz tabiat
 kuvvetinden faydalanmaktadır.Bu kuvvet daima fazlasıyla 
mevcuttur.Fazla olan bu kuvvet Gemi'nin dış yüzeylerinden
 uzaya belli bir mesafeye kadar bazen kısa, bazen de kilometrelerce
 öteye kadar etkili bir alan olarak taşar ve her türlü parçacıklara 
ve sizlerin dünya teriminiz ile ''uzay döküntüsü'' dediğiniz cisimlere
 karşı sürekli kuvvet radyasyonu nedeniyle onları uzaklaştırarak 
adeta bir perde vazifesini görürür.Uzayda, elektromanyetik 
denizinde hareket eden herşey etrafındaki alanı ile negatiftir.
Dolayısıyla, negatif radyasyon da bu negatif parçacıkları itmek 
ve kendinden uzaklaştırmak suretiyle Gemi'yi hem onların 
çarpmasından, hem de sürtünme dolayısıyla oluşacak ısıdan
 korur.Bu elektromanyetik alan gücü ayrıca uzayda Gemi'lerimizi 
yürüten aynı kuvvettir.Gemilerimiz uzayda bir nehir akıntısı
 boyunca sanki kayar gibi yol alırlar. Tabiatta mevcut kuvvetleri
 doğru olarak kullanmasını öğrendiğiniz gün, yapacağınız gemi ile 
denizin üstünde olduğu kadar atmosferde ve uzay da istediğiniz 
gibi gezebileceksiniz.Bizler gemilerimizi içine alan bu elektromanyetik
 alan gücünün vibrasyonlarını yükselterek göze görünmez hale 
gelebiliriz.Uzay gemimizin bir meteorite karşı sürtünme arzedecek
 sertlik ve yoğunluk fazından çıkmasıyla uzay gemisi bir 
meteoritin içinden hayalet gibi ona dokunmadan onunla 
sürtüşmeden geçip gidebilir.Bu işlem geminin maddesine 
ait vibrasyonların ayarlanması ile mümkündür.
http://www.mishakal.com dan