24 Aralık 2012 Pazartesi

21 GÜNDE DÜŞÜNCE DETOKSU


                                                 21 GÜNDE DÜŞÜNCE DETOKSU 

“Biz birçok diyete gireriz vücudumuz için, detoks yaparız. Yağlarımızı eritmek için, ter atmak için, gençleşmek için. Şimdi yaptığımızın adı da düşünce detoksu. Düşüncelerimizi detokslayacağız ve kafamızın içinde bizi rahatsız eden her şeyi bırakacağız.”
“Evet sevgili kaptan, 21 gün boyunca yolculuğa çıkıyorsun. Düşüncelerini detoksluyorsun ve yoluna bütün olayları sevgiyle kabullenerek, alttan alarak değil, sevgiyle kabullenerek ve özellikle içinden kabulleniyorsun ve sevgiyle gönderiyorsun.” 
Birçok kaynakta 21 gün diye bir laf duyarız. Nedir bu 21 gün? Ben de ilk başta birçok kişiye sordum. ‘Nedir bu 21 gün? Nedir amacı 21 günün?’
Bana ortalama olarak gelen yüzlerce cevabın özetini size vereyim.
Bilinçaltımızın herhangi bir düşünceye dayanabildiği süredir 21 gün. Aynı kelimeleri ya da aynı enerjiyi defa ve defa söylediğin sürece bilinçaltın 21’inci günün sonunda bunu yapıyor. Yani ona inanıyor.
Şimdi size bununla ilgili bir atasözü söyleyeyim; Bir insana kırk gün ‘delidir’ derseniz. O insan 40’ıncı günün sonunda deli olduğuna inanmaya başlar.’
 Biz de kendi kendimizi 21 gün boyunca bir arınma sürecine sokuyoruz. Bu cümleleri okuduğunuz günden ve andan itibaren 21 gün boyunca kendimde uyguladığım ve insanlarda yüzlerce kişide uyguladığımız tekniği yapıyoruz.
21 GÜNDE NE YAPACAĞIZ?
                                                                                   Bu 21 günde ne yapacağız?
Dengede kalma ve arınma süreci. Dengede kalma ve arınma süreci şu demek; 21 gün boyunca insanlar ne söylerse söylesin, ne yaparlarsa yapsınlar, onları oldukları gibi kabullenip dengede kalacağız. Yani biri geldi bana bir laf mı söyledi. ‘Tamam, bu böyle bir insan. Kabulleniyorum ve dengedeyim.’
Hemen burun nefesine geçiyoruz. Burundan nefes alıp veriyoruz. 5 kere, 6 kere. Ve hayatımıza devam ediyoruz. İnanıyorum ki bir sürü sert olay gelip size bum diye çarpacak. Önemli olan 21 gün boyunca bu olaylara ciddi bir şekilde nötr bir şekilde tepki vermek.
Bakın nötr bir şekilde. Şimdi birçok kişi bana şunu sordu.
“Peki ben insanlara karşı nötrüm, ilişkime karşı nötürüm. Peki parayla ilgili ya da bunu başarıyla ilgili nasıl yapabilirim?”
 Eğer bilinçaltınızda parasızlık korkusu varsa, bilinçaltınız bu korkuyu sürekli evrene mesaj olarak yayar. Yani elinizden paranızın gitmesi için olaylar çağırır, evinizde sıkıntı yaşamanız için olaylar çağırır, çünkü parasızlık korkusunun frekansı budur. Sizi parasız bıraktıracak bütün olayları size doğru çeker.
21 gün boyunca eğer siz kendi bilinçaltınızı şuna inandırırsanız, ‘Ben bolluk içindeyim.”
 Tabii evinizde yemek olmayabilir, cebinizde para olmayabilir, sıkıntıda olabilirsiniz, saçma gelebilir. Borçlarınız var. 21 gün boyunca sabah kalktığınızda “Ben bolluk içindeyim, şükürler olsun” deyip bilinçaltınızı buna ikna ederseniz, 21’inci günden sonra,( ama bakın gerçekten ikna ederseniz)  hayatınıza kolaylıklar, güzellikler ve bolluklar gelmeye başlayacak.
21 günlük arınma programımızda kafamızın içindeki bütün olumsuzlukları, bütün kalıpları sevgiye dönüştürüyoruz. Birine mi öfkelenmeye başladım, hemen burun nefesine geçiyorum ve şunu söylüyorum;
“Şu an yaşadığım olayı olduğu gibi kabul ediyorum ve dengedeyim. Karşımdaki kişiyi de olduğu gibi kabul ediyorum ve dengedeyim. Ne yaşanırsa yaşansın ben her zaman dengedeyim.” 
YAPTIĞIMIZIN ADI DA DÜŞÜNCE DETOKSU.
Biz birçok diyete gireriz vücudumuz için, detoks yaparız. Yağlarımızı eritmek için, ter atmak için, gençleşmek için. Şimdi yaptığımızın adı da düşünce detoksu. Düşüncelerimizi detokslayacağız ve kafamızın içinde bizi rahatsız eden her şeyi bırakacağız. Şimdi birçok kişi diyecek ki ben düşünüyorum ama kim duyuyor ki. Düşündüğün her şeyi birinin duymasına gerek yok. Düşündüğün her şeyi sipariş gibi çağırıyorsun hayatına. Kafandan geçen düşünceler artık sır değil. Kafandan geçenleri artık evren okuyor ve duyuyor çünkü enerji yükseldi. Bundan elli sene önce olsaydı “Sırdır” derdim sana. Ama artık bir sır değil. 2011 ve sonrasında kafandan geçen her şey öyle bir titreşiyor ki, evren bunu duyuyor ve sipariş olarak sana getiriyor.
Kafanın içindeki tüm olumsuzlukları hissetmeye başladığın andan itibaren “sevgiyle kabulleniyorum ve sevgiyle gönderiyorum” deyin ve burun nefesi almaya başlayın. Ciddi anlamda size rahatlama getirecektir.
Şu an bu satırları okuyorsanız ,şu an başlayın düşünce detoksunuza. Tarihini yazın 21 gün. Ne yaşarsanız yaşayın istediğiniz kadar öfkelenin, ya da sıkıntıya sokacak olay gelsin. Siz o olayları dengede karşılamaya çalışın. Limandan çıktınız ve denizde giden bir yelkenli gemisiniz. Rüzgar herkese eser, dalga herkes için var. Gemisini yüzdüren kaptandır. Evet sevgili kaptan, 21 gün boyunca yolculuğa çıkıyorsun, düşüncelerini detoksluyorsun ve yoluna bütün olayları sevgiyle kabullenerek, alttan alarak değil, sevgiyle kabullenerek ve özellikle içinden kabulleniyorsun ve sevgiyle gönderiyorsun.
Dışımızda hiçbir olay aslında yok. Sadece içimizde o olayın yansımaları var. Ve tepkileri. Örnek vereyim. Bir futbol maçını A takımı kazandı, B takımı kaybetti. Bu bir enerji, bu bir bilgi. A takımını tutanlar sevindi, B takımını tutanlar üzüldü. Dışarıda gerçekleşen bir olaya insanların yarısı sevindi, yarısı üzüldü. Bir kısmı da umursamadı. ‘Ben futbolu sevmiyorum’ ya da ‘Ben o takımı tutmuyorum’ dedi. Dışarıdaki insanların yaptıkları hareketlere puan veren sensin. Dışarıdaki her şeyi kendi içinde oluşturan ve yargılayan sensin. Bu yargı ve eleştirilerimizi detoksluyoruz. Yargılamak bitti, eleştirmek bitti, suçlu aramak bitti, kendimizi suçlamak da bitti, kendimizi kurban gibi görmek de bitti.

13 Aralık 2012 Perşembe


Maya takviminin sona ermesine birkaç gün kaldı.
Bu güne kadar 21 Aralık 2012 konusunda İnsanları korkuya sevkeden birçok kitap yazıldı, Tv programları yapıldı.
2009 yılında ifade ettiğimiz gibi 21 Aralık 2012 de kıyamet kopmayacak, ancak İnsanlık alemi yeni bir bilinç çağına girecek.
Yeni bilinç çağına geçiş İnsanlık alemi için, özellikle Ortadoğu da yaşayan halklar için çok acılı bir geçiş dönemi olacaktır. Nitekim kan ağlayan Ortadoğu da yaşananlar gözler önündedir.
Önümüzdeki yıl bu güzel ülkemiz de zorunlu olarak bu kargaşa ve savaşa, hatta iç savaşa dahil olacaktır.
Türkiyede terör olayları had safaya çıkacak, tüm ülke büyük bir huzursuzluk yaşayacaktır. İnşallah bu kaos kısa sürer.
 
2012 konusunda daha evvel ifade ettiğimiz gibi, doğal afetler ve depremler eskiye nazaran artmıştır. Arap baharı adı altında Deccalin savaşı başlamıştır. Arap ülkeleri özgürlük kazanmak için kandırılıp ayaklandırıldı ve özgürlükleri ellerinden alındı. Deccalin cehennemi ve cennet göstermesi budur. O ülkelerde daha üç yıl kan akması durmayacaktır. Ne yazıkki yukarda söylediğimiz gibi bu kargaşaya biz de dahil olacağız, hatta olduk.
Yine 2009 yılında, Müdessir suresinin 8. Ayetinde geçen Nakur'un sesinin duyulacağını ilan etmiştik. Nakur'un sesi 2011 yılının ortalarında başlayıp, 2012 yılında hemen hemen Dünyanın her tarafında duyulmuştur. Bu ses, galaksimizin merkezinde bulunan karadeliğin sesidir. Galaksimizin merkezindeki karadeliğin (Nakur'un) sesininin duyulduğunu NASA dahi açıklamıştır. Nakur'un sesi zaman zaman azalıp çoğalmaktadır. Şehirlerde oturanlar, Nakur'un sesini şiddetlendiği zaman duymuşlardır. Kırsal kesimde ise özellikle geceleri Nakur'un sesi daha net duyulmaktadır. Güneş sistemimiz  bu günlerde Nakura en yakın noktadan geçmektedir. Nakur'un çekim gücünden etkilenen Güneşteki patlamalar, en üst noktaya çıkmıştır. Bu Güneşteki bu patlamalar, dünyamızın etrafındaki uyduların bir çoğunu etkileyip devre dışı bırakmıştır. Özellikle casus uydular bu patlamalardan ve Nakur'un çekim gücünden etkilenmişlerdir. Önümüzdeki günlerde Güneş patlamalarının ve Nakur'un çekim gücünün daha da artması beklenmektedir. Nakur'un çekim gücü ve Güneş patlamalarının etkisi mevsimleri de etkilemiş Dünyanın doğal dengesini de bozmuştur. İşte böylece bilinç ve aydınlık çağına geçiş süreci sancılı başlamış olup, tüm Dünyayı sarmaktadır.
Ayrıca, Yecüc ve Mecüc ile igili yazımızda ifade ettiğimiz kötü niyetli kavimlerin, uzayın derinliklerindeki gezegenlerinden yola çıkmış olduklarını duyurmuştuk. Aldığımız haberlere göre, bu kötü niyetli gurubun 200.000 kişilik öncü birlikleri, Dünyamızın atmosferi ötesinde yerlerini almaya başlamışlardır. Kötü niyetlilerin peşlerinden gelecek olan iyi niyetli Ademoğullarının habercileri de, Dünyamızı atmosferi ötesine yerleşmiştir. Ancak bu ekibin sayısı henüz azdır, bu gelişmeyi NASA çok yakından takip etmektedir.

03 Ekim 2012 - 11:26

UFO gözlemleri patladı!

(Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de sıklıkla UFO gözlemleri yapılmakta olduğunu bildiren Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi, özellikle içinde bulunduğumuz 2012 yılında kendilerine yapılan UFO ihbarlarının arttığını belirtiyor. Söz konusu gözlem ve kayıtların yapıldığı bölgeler ise İstanbul ve çevresi, AntalyaAlanya,Fethiye, Ordu, BursaSamsunAnkaraİzmirEfes ve çevresi, AksarayManisaAfyonUşak,Bolu, Denizli, KayseriSivasNevşehirKonya, Sivas, EdirneBilecik, Kırıklareli, Amasya,ÇanakkaleEskişehirSafranboluGiresunGümüşhaneKıbrısAdıyaman, Ağrı, SiirtBitlis,ErzincanErzurumZonguldak, Avşa adası, AyvalıkÇorumİzmit, Bolu ve Uşak olarak sıralanıyor.
Türkiye'de son 10 yıldır yapılan UFO ihbar ve gözlemlerindeki artışın yılda %15-20 civarında olduğunu belirten Sirius, 2012 yılındaki ihbar sayısının geçmiş yıllara oranla %60 daha yüksek olduğunun altını çiziyor.)  (Alıntıdır)

Binlerce yıl önce dünyamızın çeşitli yerlerinde zulüm edip kargaşa çıkaran bu kavimleri, Zülkarneyn a.s uzayın derinliklerinde bir gezegene yerleştirmişti son 100 yıldır bu kötü kavmin öncüleri Dünya üzerindeki deccal zihniyetiyle irtibat halinde olup yine bu dünyaya yerleşme çabaları içerisindedir. Bu konuyla ilgili küçük bir anekdot aşağıdadır.

İşte ilginç olaylardan biri...
(1997 yılında Art Bell isimli bir sunucu tarafından sunulan talk şov programına 51. bölgede çalıştığını iddia eden biri telefonla bağlanıyor. Programa bağlanan adamın söylediklerinde doğruluk payı çok daha fazlaydı. İşletmediği belliydi. Ve aniden canlı yayında adamın sesi kesildi.

Telefonla bağlanan kişi:
-Selam Art?
-Şu an fazla zamanım yok...
Art:
-Öncelikle bu hat senin hattın mı? Düzenli olarak kullanıyor musun?
Telefonla bağlanan kişi:
-51.Bölge'nin eski bir çalışanıyım. 1 hafta önce işten çıkarıldım.
Telefonla bağlanan kişi:
-Ve..ve..
Telefonla bağlanan kişi:
-Sürekli bütün ülkede kaçış halindeyim.
-Nereden başlayacağımı bilemiyorum.
_Onlar...onlar beni...
Telefonla bağlanan kişi:
-Sürekli bu alanın üstünde üçgenler çiziyorlar.
Art:
Telefonda fazla kalamayacaksın sanırım, o yüzden bize birşeyler söylersen çabuk...
Telefonla bağlanan kişi:
-Tamam...tamam...
-Uzaylılar hakkında şunları söyleyebilirim Art; başka bir boyuttan gelen varlıklar oldukları kesin.
Telefonla bağlanan kişi:
-Uzaydan gelen öncüler ve biz onlarla kontak kurmaya çalışıyorduk...
Telefonla bağlanan kişi:
-Onlar iddia edildiği gibi varlıklar değiller...
-Birçok askeri birliğin içine sızmışlar...
Telefonla bağlanan kişi:
-Özelliklede 51.Bölgeye
Telefonla bağlanan kişi:
-(Ahh) Felaketler geliyor...Ordu...
-Özür dilerim...
-Hükümet uzaylıları biliyor...
Telefonla bağlanan kişi:
-Dünyanın birçok bölgesinde güvenli bir şekilde nüfuslarını taşıyabilecekleri yerler var...
-Şimdi...Art
Art:
-Ama birşey yapmıyorlar...Hiçbirşey yapmıyorlar...
Telefonla bağlanan kişi:
-Yapmıyorlar.
Telefonla bağlanan kişi:
-Dünyanın fazla nüfuslu yerlerini yok etmek istiyorlar...
-Böylece daha az nüfus kalsın ve kontrol etmesi kolay olsun diye...
Telefonla bağlanan kişi:
(Ağlıyor)
Bağlantı kesiliyor...
Uydu bağlantısı kopuyor...
Bağlantı gitti...)  (Alıntıdır)

Dünya üzerindeki Devlet Başkanlarının hepsi, uzaylıların çok yakından Dünyamızla ilgilendiklerini ve bir çoğunun yeryüzüne yerleşip, aramızda yaşadıklarını bilmektedirler. Bu konuyla ilgili eski Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in açıklaması aşağıdadır:

"BANA UZAYLILARLA İLGİLİ BİR DOSYA VERİLDİ"

Uzaylılarla ilgili soruya ise "Bana dünyaya inen uzaylılarla ilgili bir dosya verildi. Kaçının aramızda yaşadığını söylersem paniğe sebep olur" dedi

Öyle görünüyorki 3. Dünya savaşı, Dünya Milletleri arasında olacağı gibi, aynı zamanda Dünya ile Uzayın derinliklerinden gelenler ile de olacaktır. Bu harplerin sonunda Dünya nüfusunun 3 te 1'i kalacaktır. Bu kalan nesil, çok yüksek bilinçli İnsanlar yetiştirecektir. Yeni yetişecek olan nesil, maddesel teknolojiye bağlı kalmayıp, Dünya ve Uzay üzerinde enerji ve ışık bedenlerini kullanarak seyahat edeceklerdir. Bugüne kadar Dünyanın etrafını saran ve eskilerin KAF dağı olarak tarif ettiği manyetosferin üzerindeki “gök kapılarını” kullanarak, uzaya çıkan İnsanların sayısı onlarla ifade ediliyordu. 3.Dünya Savaşından sonra, gelecek olan yeni bilim çağında, yetişecek yüksek bilinçli İnsanların yarıdan fazlası, Gök kapılarını kullanabileceklerdir. Biz Gök Kapılarını, detaylı olarak “6 GÜNDE YARATILIŞ VE İNSAN” adlı kitabımızda yazmıştık. O dönemlerde bizi alaya alarak (göğün kapısımı olur) diyenlere, bu gün bilim adamları ıspatlı olarak cevap vermiştir. Bu konuyla ilgili haber aşağıdadır.

“Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!” ARAF SURESİ-40

Bilim adamları "gizli kapılar" buldular

Bilim adamlarının dünyanın manyetik alanında bulduğu "kapılar" bakın neler yapıyorlar!

NASA'ya göre Iowa Üniversitesi araştırmacısı Jack Scudder, "dünyanın manyetik alanında her gün yüzlerce kez açılıp kapanan gizli kapılar" buldu.
Scudder, bu kapıların zaman zaman uzun süre açık kalabildiğini ve "gezegenimizden 93 milyon mil uzaklıktaki güneşin atmosferine kesintisiz bir yol oluşturduğunu" söylüyor. X-noktası veyadifüzyon alanı olarak adlandırılan kapılar, gök cisimlerinin manyetik etkisi ile oluşuyor. Kapıların "görünmez, kararsız ve yakalanması" zor olduğu, herhangi bir uyarı vermeden açılıp kapandığı söyleniyor. Kapılar açıldığında, faal parçacıkları yüksek bir hızda dünyanın atmosferindengüneşin atmosferine aktarabiliyor. Bu ise jeomanyetik fırtınalara yol açıyor.
Kapıları bulmanın şu anki tek yolu, Scudder tarafından keşfedilmiş bulunuyor. Scudder, NASA'nın Themis uzay aracı ve ESA'nın Cluster uydularından sağladığı bilgiyi kullanarak NASA'nın Polaruzay aracından gelen veriler arasında kritik ipuçları bulmuş. Scudder, uygun donanıma sahip bir uzay aracının bu ölçümleri yapabileceğini ve kapıları algılayabileceğini söylüyor. NASA,Magnetospheric Multiscale adındaki görevi kapsamında böyle bir uzay aracını hazırlıyor ve onu 2014'de uzaya gönderecek. (Alıntıdır)

Cafer İskenderoğlu