15 Aralık 2010 Çarşamba

UZAYLI VARLIK TİPLERİ

TİPLER
Araştırmacıların çalışmaları henüz bitmemiş olmakla beraber, genel mahiyette de olsa, uzaydan gelenlerin hiç değilse dış görünüşleri hakkında genel bir sınıflama yapacak kadar elde bilgi toplamış bulunuyoruz.

Bu bölümde tamamen yakın gözleme dayalı raporların istatistiklerden çıkarılmış bir sınıflamayı sizlere nakletmeye çalışacağız. Bu sınıflamadan hemen göze çarpan özelliklerden belki de en önemlisi, uzaydan gelenlerin hepsinin bizim anladığımız manada insan görünüşlü olmadığıdır. Bu yüzden uzaydan gelen arz-dışı kaynaklı varlıklar için ‘’ dış uzaydan gelenler ‘’ sözcüklerini kullanmayı uygun bulduk.


Dış uzaydan gelenler insanımsı, robot, hayvan yada herhangi bir gözlem-diski olsun; olaylarda hiçbir gelişigüzellik , rasgelelik bulunmamaktadır. Tam tersine uçan daire olayları, göründüğü ve anlayabildiğimiz kadarıyla bile, büyük bir şuurluluk arz etmektedir. Dış uzaydan gelenlerin, henüz tam olarak anlayamıyor olsak bile , tüm dünya insanlarını ilgilendiren bir amaca göre hareket ettikleri, bu kısımda okuyacağınız birkaç istatistikten bile anlaşılmaktadır. Uçan daire olaylarını yöneten sistemin yada sistemlerin Dünya teknolojisinden çok ileri bir teknolojide bulundukları hususu da bu istatistiklerden anlaşılmaktadır. Bizden teknolojik olarak ileri görünüyorlar. Ama uzaydan gelenlerin yada onları gönderenlerin ruhsal olarak da hepsinin ileri olduklarını söyleyemiyoruz. Yani bir insanın yada insanımsının uzaydan geliyor diye, hemen ruhsal tekamül bakımından da dünya insanının ortalama ruhsal tekamül seviyesinin üzerinde olduğu söylenememektedir.

Her canlının bulunduğu ortama uyması evrensel bir yasa. Dünyadaki canlılar dünya kurulalı beri fizik küfre olarak geçirdiği değişikliklere uymak üzere birçok farklılık göstermiştir. Bu değişimler, devamlı olarak değişmekte olan fizik ve ruhsal etkilere paralel olarak sürüp gitmektedir. Bunun tabii sonucu olarak, elbette ki bizimkinden çok daha değişik fizik ve ruhsal etkiler taşıyan maddesel ortamlarda çok değişik canlı tipleri bulunacaktır. Ama tuhaf olan şudur ki, belirli bir prototip (baş-gövde-kollar-bacaklar olmak üzere ) adeta, hiç değilse bizimkinden çok farklı olmayan maddesel ortamlarda muhafaza edilmiş. Hatta bu evrensel şekle robotlarda bile sadık kalınmıştır. Hatta uzaydan gelen robotlar o kadar gelişmiş görünmektedir ki, bunların hem dış görünüş hem de davranışlar bakımından şuurlu bir varlıktan ayırmak çok zordur. Bundan başka tamamen bizim gibi et ve kemikten yapıldığı belli olan varlıkların robot gibi hareket ettikleri de gözlemlerde geçmektedir.

Şu kesindir ki, dünya insanlığının uçan daire olaylarını daha iyi anlayabilmesi için, bu günkünden daha değişik bir anlayış ve şuur düzeyinde bulunması gerekmektedir. Bazı muhafazakar sözde bilimsel çevrelerin bilimsel taassuptan kurtularak, olaylara peşin hükümlerden uzak bir gözle bakmaları gerekmektedir. Ancak o zaman bu gezegenin insanları, diğer gezegenlerdekiler arasındaki yerini, ve de şuurlu varlık olarak evrendeki yerini almaya başlayacaktır.

Dünya dışı varlıklarla temas kuran şahıslardan ve yakın gözlem raporlarından elde edinilen bilgilere göre gezegenimizi en çok ziyaret eden varlık grupları şunlardır:


PLEİADESLİLER
SİRİUSLULAR
ORİONLULAR
ZETA-RETİCULİLER
ARCTURUSLULAR
ANDROMEDALILAR
SANTORLAR
VEGALAR
NORDİKLER
MAVİLER
Dünya dışı varlık tipleri incelenirken anlaşılması gereken önemli noktalardan biri, tüm dünya dışı varlıkların insan görünümünde olmadığıdır. Farklı gezegen koşulları altında ve farklı atmosferik ortamlarda gelişen beden biçimleri, doğal olarak farklı görünümlerde olmaktadır. Bu nedenle evren, birbirine benzeyen ve benzemeyen sayısız yaşam formuyla doludur.

Ziyaretçiler arasında bizim galaksimizden olduğu kadar uzak galaksilerden gelenler de bulunmaktadır. Temasçılardan edinilen bilgilere göre, insanlarla iletişim kuran dünya dışı varlıkların çoğu pozitif bir motivasyona sahiptirler. Bu uygarlıkların büyük çoğunluğu teknolojik ve ruhsal yapı yönünden insanlardan çok ileridedirler. Onlar, insanların özgür iradelerine saygı duyarlar ve evrimimize herhangi bir şekilde müdahale etmezler.

AY-GÖZLÜLER

Işığa duyarlı büyük gözler ve donuk mavi derileri ile uzun boylu barış sever bir ırktır.Onlar , john Lear ve diğerlerine göre konuşmalarına izin verilmeyen ve susturulan astronotların Ay'da karşılaştıkları canlılar olabilirler. Bazılarına göre bu insanlar kuzey ırklarıyla birleşmiş olabilirler. Tufandan bir kaç yüzyıl sonra Batıya giden Nuh'un torunları oldukları söylenir. Onlara , derin mağara sistemlerinde rastlandığı da anlatılır.

ANAKİMLER

Els ya da basitçe " devler" "olarak da bilinirler. Eski İbrani adı geçen bu ırk , belkide genetik bir anormallik nedeniyle devleşmiş olabilir. İnsanların arasına karışmak için moleküler genişleme ve daralma ve de yıldızlararası gezebilme yeteneğine sahip oldukları söylenir.

CHUPACABRA

Anormal biyolojik varlıklar (ABE) olarak adlandırdığımız yabancı varlıklar bunlardır. Özellikle Güney Amerka'daki Hayvan öldürme olayları ile ilişkili oldukları söylenir. Gözleri ve kafasının şeklinden dolayı insana benzer olarak bilinen bu yaratık aslında bir melezdir. Tanıkların çoğu onu , kuyruğu olmayan iki ayaklı dikey bir dinozor olarak tarif ederler. Kafası ovaldir ve uzun bir çeneye sahiptir. Çenesinden aşağıya ve yukarıya doğru dışarı çıkan dişleri , ince ve dar bir ağzı , burun bölgesinde küçük delikleri ve kırmızı çekik gözleri vardır. Tüm bedenini saran sık kılları olduğu söylenir ve gözlemcilerin çoğu saçlarının siyah olduğunu ama bir bukalemun gibi renklerini değiştirebildiklerini söylerler. İki güçlü ayağı ve pençeli iki küçük kolu vardır. Bu ona , ağaçların üzerinden atlama ve koşma gücünü verir. Bazı tanıklar , basit bir sıçrayışta 20 adım yükselebildiğini iddia ederler. Bazılarına göre ise keçi görünümündirler. Bu yaratık , kırmızıdan efletuna , maviden yeşile değişen kirpi dikeni gibi uzantılara sahiptir. Birkaç tanık , yaratığın uçabilmek için uzantılarını ve kuyruğunu inanılmaz bir hızda salladığını döylediler. Puerto Rico ve diğer Güney Amerika ülkelerinde sık görüldüğü söylenir.

AGHARİANLAR veya AGHARTİANLAR

Kaynakların belirttiğine göre , binlerce yıl önce Gobi bölgesinde ve çevresindeki alanın altındaki mağaralarda yaşayan asyalı bir gruptur. Geçmişte başarılı bir krallık kurmuşlardı. Diğer gezegenlerle ilgilidirler. Hindu hikayelerine göre Tibet'in aşağısındaki büyük mağara sistemleri , Asya'nın Agharti mitolojisini oluşturur.

CETİLİLER yada TAU-CETİLİLER

Yanık tenli , insan görünümlü , Güney Amerika yada Akdeniz tipi insan ırkıdır. Dünya üzerindeki kafkasyalı insanlara önemsiz farklar dışında çok benzerler. ( kısa roma tarzı saç , uzun büyük burun , iri yapılılık ve lekesiz kulaklar ) Tau Ceti ve Epsilon Eridani , Vegalar , Ummiteler ve Pleiadeslilerle işbirliği içindedirler .

ULTRA-TERRANLAR

Paralel evrenlerin kesişimlerinde ve ya zaman akışı içinde karşılaşılan insanlar oldukları söylenir. Aslında fiziksel bir gerçeğin dışındadırlar. Kuramsal olarak mevcut bir diğer dünya , elektro-manyetik zaman engelinin zıttında bulunabilir. Zaman girdabında , kendi dünyamıza karşı gelen yani karşıt bir dünya varsa aslında o da bir madde evrendir. Bu iki zıt evrenin dışındaki diğer iki evrenin doğası bilinmeyendir, bu bize dörtlü uzay-zaman sistemini ima eder. ( bunlar ileri ve geri zaman akış sürecine sahip madde ya da anti-madde evrenleridirler) Dört evrenin hepsi , galaksilerin merkezindeki kara deliklerden çıkan süper enerjilerin bir sonucu olarak 11 boyutlu yoğunluğu sahiptir. Bu çok boyutlu gerçek , bir çok bilinmeyeni açıklayabilir. Dünyamızdaki nesneler , diğer evrende görünmez olabilirler. Örneğin Bermuda Şeytan Üçgeninde EM girdabına geçici olarak yakalanan bir pilot , terk edilmiş bir ada görür. Oysa kendi dünyasında aynı adada oturmuştur ama bu kez ada metruktur. Bazı insanlar , bir yol sürecinde evlerde , otellerde lokantalarda ya da benzeri mekanlarda durduklarını veya oraları gördüklerini ama aynı yoldan geri döndüklerinde bu tür yerlerin varlığını bulamadıklarını söylerler. Tüm boyutlar, aynı elektromanyetik üst tayfın bölümü olan birbirlerinin içine akabilirler. Bir dünyadan diğerine insanlar yada nesneler geçici olarak geçebilirler fakat kalıcı olamazlar çünkü başka boyuttaki kendileriyle karşılaştıklarında anti-madde tepkimesine neden olabilirler. 1850 yılında Almanya , Frankfurt-am-Order yakınında bir anda ortaya çıkan ve kimsenin tanımadığı Vorin isimli insan , yazarların güç-bela anlattığı garip bir Almanca ile konuşuyordu. Sakria'da yaşadığını ve Laxaria ulusundan olduğunu söylüyordu. (Dünyamızda bu isimler yoktur ) Bazı UFO olaylarında karşılaşılan Ultra-Terranlar başka evrenlerden kaymış olabilirler.

ATLANTLAR

Bunlar insansıdırlar. Güney Brezilya'da mağara kentlerde yaşarlar ve yardım sever olarak tanımlanırlar . Rivayete göre Tufan'dan önceki zamandan kalmadırlar. Atlantis İmparatorluğu halkından geldikleri için bu adı alırlar. Aslında bu günkü sakinlerin , eski Atlant toplumuyla doğrudan doğruya genetik bir bağı yoktur ama yinede aynı ırktan saylırlar. Kuzey amerika ve diğer kıtalarda onların kullandıkları disklere ve yeraltı bekçileri olan cücelere rastlandı.

MERİHLİLER

Marstaki iki ayda yaşarlar. ( Phobos ve Deimos ) yani Mars gezegeninin hem insan , hemde insan olmayan sakinleridirler. Bu uyduların Grilerin kontrolü altında suni olarak oyulmuş küçük gezegenler olduğuna inanılır. Kaçırılma , aşılama , programlama , değiştirme , süzme ve diğer projeler için kullanılırlar. Binlerce yıl önce Ay ve Mars'ın yüzeyi yaşama elverişliydi. Mars ve Ay'daki binlerce yıllık eski harabelerin geçmişteki felaketleri gösterdiğine inanılır.

ALFA-DRAKONLULAR

Alfa Darkoniste koloniler halinde yaşayan sürüngen varlıklardır . Onlar da binlerce yıl önce dünya üzerinde yaratıldıklarını iddia ederler ve amaçları dünyayı tekrar ele geçirmektir. Dünyaya gizlice süzülme aşamasını sona erdirip , planlanmış bir saldırıya hazırlandıkları söylenmektedir. Nüfus artışını , kirliliği ve diğer çevresel problemleri mazeret göstererek dünyalıları ortadan kaldırabilirler , savaşçı içgüdüleri güçlüdür. Drakonlular , bizim yıldızlararası platformda yer alacak kadar gelişmemizi istemiyorlar. Bu yüzdende sömürgeci olarak dünyayı ve dünyalıları durdurmaya kararlılar .

GİZAN/GİZEH CANLILARI

Gizeh insanları , Pleiadeliler ( Billy Meier ilişkileri ) gibidir . Eski mısırlılar gibi giyindikleri ve mısır'ın güneyindeki labirent benzeri kentlerde yaşadıkları anlatılır. Teknoloji aracılığı ile bazı insanlarla ilişkileri vardır . iddialara göre , Mısır'ın güneyinde Amerikan hükümeti ile yakın ilşkide bulundukları gizli bir üs vardır. Gizan insanlarının amaçlarının , antik Mısır kültürünü ve egemenliğini canlandırmak olduğu söylenmektedir.

BERNARDLILAR

Bernard yıldız sisteminin sakinleridirler. Onlar hakkında fazla bilgi olmamasına rağmen , insan varlıklar olarak bilinirler. Bizim sistemimiz içerisinde görünmeyen bir takımyıldızda bilinmeyen bir amaçla saklanmaktadırlar.

LYRALILAR

Lyra insanlarının ( insanlarla aynı nesle sahip oldukları söyleniyor) bir kaç bin yıl önce sistem dışına sürüklendiğini farz edin. Lyra savaşları sürerken kitleler halinde sistemi terk ederek Pleiade, Hyade , ( Taurus Takımyıldızında , Dünyadan yaklaşık 130 ışık yılı uzaklıkta ) ve Vega Yıldızının bölgeye kaçtılar. Bizim sistemimize benzeyen bu bölgelerde hala insanlarla , timsah cinsi griler savaşmaktadırlar.

TELOSLULAR
Tufan'dan önceki yıllarda su altındaki kolonilerde yaşayan sarışın , uzun boylu insanlar ; Kuzey Amerikanın batı eyaletlerine yerleşmişler ve Kuzey Kaliforniyadaki Shasta Dağının çevresinde toplanmışlardı , büyük mağara kentlerinde yaşıyorlardı. Lemuria olarak adlandırılan Tufan'dan önceki zamana ait uygarlıkların bir bölümünün Telosolduğuna inanılır. ( Gerçekte Lemuria , Hint Okyanusunda kaybolmuş mitolojik bir kıtadır Pasifik okyanusundaki kıta Elam-Mu olarak adlandırılmıştı )." Telosi " sözcüğü eski yunancada "kararlı çok çalışma " anlamındadır. Bazılarına göre bu insanlar , Maya kabilelerinin atalarıydılar. Hava gemileri " Vimanas " olarak adlandırılır. Telosianlar , Ashtar toplu zekaya bağlantılı ruhani düzenin içindedirler ve diğer boyutlu varlıklar gibi Satürn , Sirius Arcturus'taki dünya-dışı varlıklarla bağlantıları vardır.

ORANGE

Bu varlıklar , Kuzey Meksika ve ABD Güney Nevada'da görülmüşlerdir. Sarı , kırmızı ve portakal renkli saçlarıylainsan soyuna benzerler . Bedenleri de insana benzerdir. Ama yüzleri genetik olarak sürüngen türüdür . İnsanlar gibi üreme organlarına sahiptirler . Bazılarının Bernard Yıldızı'yla bağlantıları vardır.

BUKALEMUN

Sürüngenler genetik olarak insan gibi görünmek amacıyla kendilerine üreme olanağı verdiler. Ayrıca insanların dış görüntüsünü oluşturmak için lazer negatifleri ve ya moleküler şekil değişimini kullandılar . Bu tesisler , Washington , Fort Lewis ; California ,Deep Springs ; Newada Groom Gölü ; Utah , Dougway ve Meksika'da yüzeyin altında kullanılmaya hazır bulunmaktadır. Kısacası , bu yaratıkların şekil değiştirmiş olarak aramızda yaşadıkları anlatılmaktadır. Sadece gözleri değişmemektedir , bunun için de ince ve dar gözbebeklerinin iris tabakasını saklamak için suni lens kullanırlar. Bazı iddialara göre ise genetik olarak insan toplumunu ele geçirmeye hazırlanan bir ırkın öncü askerleridirler.

NAGAS

Sürüngen türünde , büyük burunlu Griler olarak adlandırılırlar. Tibet ve Hindistan hikalerinde önemli bir rol oynarlar . Yaklaşık 2-2.5 metre uzunluğunda ve kül yeşili renktedirler . İnanca göre , Dünyada binlerce yıl önce varolan iki ayaklı kertenkele cinsi varlıklardan gelmektedirler. Bazı kaçırılanlar , bu canlıların , bir dinozor türü olan Velociraptor'a benzediğini iddia ederler . Anlatılanlara göre eski zamanlarda Antarktika'da bulunan bu ırk ve Gobi Çölü bölgesinde , İskandinav ırkı ile yapılan ünlü savaşı kaybettikten sonra yeraltına saklandılar.

UMMİTELER

Dünya (Güneş ) sisteminden 14 ışık yılı uzaklıktaki Kurt 44 Yıldızından geldiklerini söylüyorlar ve belki Lyran kolonileriyle eskiye dayanan bağlantıları var. Ummiteler , ( Ummo Gezegeninden ) görüntü olarak İskandinav olduğu söylenen Lyran-Pleaideliler gibidirler. Bu yüzden sarışın ya da Nordik toplumlarla bağlantıları olabilir.